Huzur dolu bir adres vereceğim şimdi size; Bütün şehir koşturmacasından, hayatın getirdiği yorgunluktan ve stresten uzaklaşmak isteyenler hemen yazımı okumaya başlayın. Huzur garantili bir yer önerisi geliyor. Gölcük hakkında konuşmaya hazır mıyız!?
2022 Şubat ayında dağ tepelerine kar yağdığı bir hafta sonunda ilk kez gitmiştik. Birçok amacımız vardı seçimimizi yaparken. İsteğimiz İzmir’de doğan ve çok az kar gören kızımın doyasıya kartopu oynayabilmesi ve kar yağarken görmesiydi. Hep merak ettiğim o göl kenarında dolaşmaktı benim bir hayalim de. Asıl olan da hayalimizi gerçekleştirecek bir durumu yaşamaktı.
“Neler anlatıyor? Ne diyor?” diyorsunuz muhtemelen. Eee biraz heyecan, merak olsun istedim. Fena mı?
İzmir, Ödemiş Gölcük Gölü’nden Bahsedeceğim
O harika göl kenarının huzurundan verdiği dingin ruh halinden bahsedeceğim bu haftaki yazımda.
Şubat ayında gittiğimizde hava gündüz 1-2 derece iken, gece -5 olduğunu gördüğümüz bir hafta sonuydu. Karavan alma hayalimize yaklaştığımızı hissettiğim günlerden biriydi. Araştırmalarım esnasında, göl kenarında kiralık karavanların olduğunu öğrendiğimde çok mutlu olmuştum. Hem konaklama derdimiz olmayacaktı (Ki bunu karavanda kalarak ilk deneyimi yaşayacaktık), hem de kar dolu bir hafta sonunda Gölcük Gölü’nü görüp güzel bir hafta sonu geçirecektik.
Karavan kiraladığımız firma en çok takip ettiğim, kesinlikle ürettiği ürünün kalitesine inandığım her şeyden de önemlisi satış sonrası desteklerine kesinlikle emin olduğum firmaya aitti. Bu detaylara ilerleyen yazılarımda teknik bilgileri de içerecek bir karavan rehberi ile yer vereceğim.
Gölcük’e çıkarken Bayındır – Ödemiş yolunu tercih ettik. Giderken yolun her iki tarafında da bahçeler, seralar görmek oldukça keyifli bir manzaraydı. Ödemiş merkeze geldiğimizde iki gün boyunca yiyip içeceğimiz ihtiyaçlarımızı karşılamak için market ve meşhur Ödemiş Pazarı’na girdik. Gitmeden bir de pazar içinde gözleme yapan bir teyzeden gözleme ve çay ile kahvaltımızı da yaptık.
Ödemiş – Gölcük yolunu bitirmeye yaklaştıkça heyecanımız artıyordu. Şehir merkezinde hiç kar olmadığı gibi hava da oldukça yumuşaktı. Gölcük yolunu devam ettikçe rampalar ve virajlar ufaktan endişe ettirmeye başlamıştı. Rakım giderek yükselmeye başlamıştı. Aşağıya baktıkça insanın içini ürperten bir manzaraya açıyorduk gözlerimizi. Söğüt, kavak, kestane ve meyve ağaçlarının arasından hızla yol alırken, gölü gördüğümüzde manzara karşısında daha o anda büyülenmiştik. Yerler kar doluydu ve göl donup buz tutmuştu. Her yer bembeyazdı.
Doğanın Ortasında Bir Kamp Alanı
Kiraladığımız karavan gölün en güzel yerindeki Alibaba Camping’deydi. Alibaba Camping harika bir kamp alanı. İçinde çadırların ve karavanların olduğu ağaçlar arasında, göl kenarında güzel bir işletme. İşletme sahipleri çok sıcak kanlı ve eğlenceli bir aile. Dilek Hanım ve Ali Bey, hem hoş sohbet insanlar, hem de ihtiyaç duyacağınız her konuda ellerinden gelen desteği verebilen yardımsever işletmeciler.
Biz karavanda kalacağız diye aracımızı ağzına kadar eşya ile doldurmuştuk. Arabamızı boşaltıp, karavana yerleştirmeye çalışırken Dilek Hanım eşyalarımızın fazlalığını görünce çok gülmüştü. “Acemi kampçılar.” diye bizimle eğlenmişti. Gerçekten acemiydik, ne lazım olur ne yapılır bilemediğimizden aklıma gelen her şeyi almıştım. Tabak, çatal, tencere, çaydanlık, nevresim, yorgan, kıyafetler, deterjanlar, yiyecekler vs. Gerçekten dönüşte daha elimizi sürmediğimiz eşyalar olduğunu görünce, acemiliğin komikliğine biz de gülmüştük.
Hava gündüz tatlı bir güneşle yumuşarken ve kartopu oynamamıza izin verirken, gece düşen sıcaklık tedirgin etmişti. Yemeği karavanın içinde yeriz diye düşünürken kar üzerinde yaktığımız ateş ile ısınıp yemeğimizi karlar üzerinde yemenin keyfini yaşadık. Biz orada kalırken, kiraladığımız karavan markasının üreticileri de ailece konaklamak için gelmişlerdi.
Bu sayede Beyhan Yılmaz ve eşi Orhan Yılmaz ile tanışma fırsatı bulmuştuk. Yaklaşık bir yıl boyunca sorduğum sorulara bıkmadan usanmadan yanıt vermişlerdi. Hem sorduğum sorulara karavanı da canlı canlı göstererek anlattılar, hem de biz deneyimlerken zaten anlatılanların gerçekliğini yaşadık. Karavan rehberimde bu konuya kesinlikle yer vereceğim ama şimdi de söylemeden geçemeyeceğim; Karavan alacaksanız yalıtım kalitesi listenizin ön sıralarında olsun.
Sonbaharda Ayrı Güzel
Güzel bir hafta sonu geçirmiştik ve mutlu ayrılmıştık Gölcük’ten. Aradan yaklaşık sekiz ay geçti ve biz artık karavan sahibi, acemiliğini atmış bir kampçı aileydik. Bu kez kendi karavanımız ile Gölcük Gölü’ne gitmeliydik ve 29 Ekim tatilini fırsat bilip, rotayı Ödemiş’e çevirdik. Bu defa gidiş yolumuz meşakkatli olacaktı çünkü aracımızın arkasında karavanımız da olacaktı. Evimize daha yakın olduğu için Salihli yolu üzerinden Ödemiş’e gitmeyi tercih ettik. Ödemiş’e kadar yol gayet güzeldi. Birgi tabelalarını görüp, rampayı tırmanmaya geçince stresimiz artmaya başlamıştı.
Arkamızda karavan olduğu için yolların virajlı ve dar oluşu endişelendiriyordu. Ağaçların yapraklarının sarıdan kırmızıya çalan o güzelliği mest ediyor ama korkumuzu yenemiyordu. Yol daralıp, viraj sertleşince nefesimizi tutuyorduk. Ama nihayet göl tarafına doğru yol ayrıldığında etrafı izlemeye başlayabilmiştik. 1.200 metre yüksekteydik ve aşağısı çok uzakta, bulutlar ise elimizi değebileceğimiz kadar yakındaymış gibi görünüyordu.
Gölü gördüğümüzde telefonum çaldı. Arayan Dilek Hanım’dı. Gideceğimizi birkaç gün önceden haber vermiş, yola çıkınca da çıktığımızı söylemiştim. Gecikince merak etmiş, neredesiniz demek için aramıştı. Bizi özel hissettiren bu duyguyu Dilek Hanım ve Ali Bey her misafiri için keyifle ve dostane bir yaklaşımla yapıyorlarmış, kampa vardığımızda sohbet ettiğimiz komşularımızdan öğrendik bu nezaketli davranışlarını.
Sonbaharın tüm güzelliğini sergiliyordu doğa. Göl kışın gördüğümüz beyaz görüntüsünden bambaşka bir güzellikte, üzerindeki kazlar ve ördeklerle özenle süslenmişti. Etrafındaki ağaçlar, tüm gölün çevresindeki banklar, çay bahçeleri, kamp alanları “Gelin bu güzelliğe siz de şahit olun!” der gibiydi.
Anı Yaşamak
Karavanımızı yerleştirip “anı yaşamaya” başlamıştık. Derin derin nefes aldıkça başımızın yüksek oksijenden döndüğünü hissediyorduk. Göl kenarında yürüyüş yapmak, elimde kahvem ile sandalyemde oturup kitabımı okumak müthiş bir keyif verdi bana. Kaldığımız iki gece üç gün boyunca hiç yorgunluk hissetmedim, her kampta yaptığımın aynılarını yapmış olmama rağmen. O güne kadar öyle yorulmuş, zihnen o kadar yıpranmış hissediyordum ki, resmen huzur depoladığımı hissettim. Bütün negatif enerjimi bırakmıştım sanki göl kenarında. Derin derin içime huzur çektim.
Gölün dinginliği, güneşin iç ısıtan sıcaklığı, hafif tatlı tatlı esen rüzgârın sesi huzurun anahtarı gibiydi sanki. Etraftaki kuş sesleri sanki ilk defa duyduğum bir şarkı gibiydi. Kediler ve köpekler bile sanki yüzlerinden gülümsemeler saçıyor gibiydi.
Biz iki farklı mevsimde gördük Gölcük Gölü’nü ve her ikisinde de ayrı lezzet bıraktı damağımızda. Anılarımızda güzel bir yer etti. Huzur depolamak istiyorsanız mutlaka gidin ve imkânınız varsa da muhakkak kalın ki, sabahın gün ışıklarını gecenin yakamozlarını gölün üzerine düştüğünde verdiği keyfi tadın.
Gölcük Gölü’ne Nasıl Gidilir?
Ödemiş’e hem Bayındır yolu üzerinden, hem de Salihli yol ayrımından gidebilirsiniz. Bayındır yolu biraz daha az virajlı fakat Salihli yolundan gelirken göreceğiniz manzaralardan yoksun.
Ödemiş merkeze yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta. Göl kenarında İsmet İnönü’nün 1934 yılında konakladığı otel, spor kulüplerinin kamp dönemlerinde kalmaları için inşaat halindeki otel yer alıyor. Gölde balık tutmak, kamp ve piknik alanlarında piknik yapmak çok keyifli. Birçok ihtiyacınızı tedarik edebileceğiniz gibi özellikle piknik ve kamp yapacaksanız merkezden alıp getirmeniz daha isabetli bir karar olacaktır.
Alibaba Camping alanında konaklamak için çadır ve karavanları tercih edebilirsiniz. Piknik tercihiniz için mangal yapmayı düşünüyorsanız işletme sahipleri size mangalı bile yakıp veriyor. Piknik masaları yeterli sayıda var ama yine de gitmeden önce kendileri ile iletişime geçmeniz faydalı olacaktır. Instagram adresinden Dilek Hanım’a ulaşıp bilgi edinebilirsiniz.
Ödemiş yaylasındaki bu harika doğa cennetine gitmenizi kesinlikle tavsiye ederim.
