“Bizim zamanımızda böyle miydi?” veya “Ah nerde o eski sömestr tatili!?” diye başlayacağım cümleye; Hani Dedelerimizden ve Büyük Annelerimizden duymaya alışık olduğumuz şekilde.
Eskiyi yâd etme sebebim ise şu sıralar yaşadığım dönemden dolayı. Ne dönemi mi? Öğrenciler ve öğretmenler için çok anlamlı olan Sömestr tatili.
Hepimizin gün saydığı ve geldiğinde de üç aşağı beş yukarı benzer şeyler yaptığımız o koca 15 tatil. Klasik bir cevabımız vardı; “Ne zaman?” diye sorulunca hep “15 tatilde” derdik. Tarihi sanki hep aynı zamanda, aynı güne denk gelirmiş gibi davranırdık.
Benim İçin Eski Sömestr Tatili Nasıldı?
Kendi çocukluğumdan hatırladığım sömestr tatilleri çok güzeldi. Çalışan ebeveynlerin çocuğuydum ancak yalnız kalacağımı bilsem de yine de tatil geldi diye sevinirdim. Kardeşim okula başlayıp, evde birlikte yalnız kalmayı başarabildiğimiz tatillerde de geç uyanmayacağımız ve bütün gün oyun oynayıp, çizgi film ya da çocuk filmleri seyredeceğiz diye sevinirdik.
Tatile gitmek gibi bir isteğimiz olmazdı nedense. Bizim için tatil, ailemizin de senelik izinlerini kullandığı yaz tatilinde olurdu. Hem ayrıca benim bütün çocukluğum Ankara’da geçtiği için hep kar yağardı sömestr tatilinde. Yine de Uludağ’a gitmek gibi bir kaygım hiç olmadı ya da o dönemler kar tatilinde Uludağ’a gitmek moda değildi herhalde.
Kapımızın önünde koşturur, Annelerimiz balkondan baktığında neşemize ortak olurlardı. Büyükler bile katılırdı aramıza. Boyumuzu aşan kardan adamlar yapar, evden getirdiğimiz havuçları ve zeytinleri yüzüne yerleştirmek için sabırsızlanırdık. Sadece oyun oynamanın tadını çıkartırdık.
Şimdiki Çocuklar Tatillerini Nasıl Geçiriyor?
Şimdilerde etrafımdaki çocuklarda nedense o heyecanı göremiyorum. Nedense ailelerin koşuşturmacasına uyum sağlamış gibi çocuklar da. Evlerinde vakit geçirmek neden çocukları mutlu etmiyor anlamıyorum. Ellerindeki o telefonlar ve tabletler ile nerede olduklarını unutuyorlar oysa ki.
Sokakta oynamayı bilmiyorlar. Anne ve Babalarının ellerinden tutup alışveriş merkezlerinin üst katlarındaki oyun alanlarına, fastfood kuyruklarında menü almaya ya da şanslılarsa sinemada film seyretmeye gidiyorlar. Hafta içi ve hafta sonları alış veriş merkezleri sahipleri de çocukları kendi AVM’lerine çekmek için bir sürü etkinlik organize ediyor.
Daha tatil başlamadan afişler ve reklamlar yayınlanıyor. Aileler planlarını yapıyor. Bazen Anne, bazen de Baba izin alıyor çocukları ile vakit geçirebilmek için. Ya evde bulunabilecek olan ebeveyn bu görevi üstleniyor ya da Dedelere, Büyük Annelere kalıyor bu görev. Onlar da torunlarıyla güzel vakit geçirmenin keyfini çıkarıyorlar görev gibi görmedikleri için.
Ne Güzeldi O Günler!?..
Nerde o eski günler diye boşa demiyormuş büyüklerimiz… Gerçekten o eski günlerde çocukluğumuzun gülüşü bir başkaydı. Arkadaşlıklarımızın güzelliği bile bir başkaydı. Şimdilerde olduğu gibi aynı bilgisayar oyunu içinde buluşup sanal oyun oynamaya benzemez sokaktaki oyun arkadaşlığı.
Koşturacaksın, çamurdan pasta yapacaksın, sek sek oynayıp ve ip atlayacaksın. Saklambaç oynarken bi’ koşu eve gidip, su içip, ekmek arası salça yemedin mi çocukluğun tadı çıkmaz öyle. Sen de yaptın değil mi? Yüzünde bi gülümseme beliriverdi bak.
Kimi zaman bisikletten düşeceksin, kimi zaman ip atlarken düşeceksin. Düşeceksin ki dizlerin o sokağın kokusunu tadacak. Kanlar aksa da dizlerinden, canın yansa da oyun oynamakta kalacak aklın. Devam etmek için acını unutacaksın. Kabuk bağlar zamanla yaran ama hiç endişelenmezsin.
Çünkü o mahalle çocukluğunun nakışıdır hafızalarına işlenen. Seneler sonra da böyle iç çektiren.