Ağaç deyince tekil, ağaçlar deyince çoğul, orman deyince topluluk ismi olduğunu öğrenerek büyüyen bir nesiliz biz.
Ne istedik Ormanlardan?
Baltalar elimizde, uzun ip belimizde.
Biz gideriz ormana, hop ormana.
Yaşlı kütük keseriz, testereyle biçeriz.
Biz gideriz ormana, hop ormana.
şarkısını söyleyen çocuklardık. Bilirdik ki ormanda ağaç kesiliyor ise kurumuş, yaşlanmış, hasta ağaçları seçiyorlar. Bilirdik ki ormanlara, kimse zarar vermeyi istemez.
Ne Oldu da Değiştik?
Yüksek katlı binalar artınca mutluluğumuz mu arttı? Varlık ve refah seviyemiz her katla arşa mı ulaştı? Bizi plazalar, gökdelenler mi mutlu etmeye başladı anlam veremiyorum.
Karlı kayın ormanında, geceleri yürüyüp efkarını dağıtmış bir nesiliz biz. Eğlenmeye de ormana koştuk elimizde piknik sepetlerimiz ile; hüznümüzde içimizi döküp derin nefesler almaya da gittim ormanlara.
Kestane, gürgen, palamut.
Altı yaprak üstü bulut.
Gel sen burda derdi unut.
Orman ne güzel, ne güzel.
diye ezber yaptık yerli malları haftasında palamut olduk kimimiz, kimimiz kestane. Ama hep bildik ki orman ne güzel.
Orman Yandı, İzmir’e Kül Yağdı
Geçtiğimiz günlerde İzmir’imizin üzerine karabulutlar çöktü. Ya iş yerlerimizdeydik ya evlerimizde. Birden gökyüzü kahverengi oluverdi bir koku yayıldı şehrin heryerine. Kimimiz olduğumuz yerde gördü o kara bulutları. Kimimiz haberlerden duydu; kimimizin de ta içindeydi olduğu yer. Yüreklerimiz aynı yerlerde çarptı.
Bir gecede sadece bir lokasyonda “sözde ihmal” sebebiyle başlayıp “meteorolojinin de günler öncesinden uyardığı şiddetli rüzgar” sebebiyle durdurulmadı yayıldı yangın.
Kendi çabalarıyla söndürmeye çaba gösteren insanlar, yetkililerin yetişmesini bekleyenlerle karışmıştı. Ama herkes çaresizdi, üzgündü, kızgındı.
Aynı gün ikiyüz küsür yer yandı İzmir’de. Talan oldu her yer. Kavruldu toprak, yandı ağaçlar. Haberler “can kaybı yok” dedikçe öfkemiz arttı. Peki ölen hayvanlar neydi? Can değil miydi onlar? Ta ilkokulda öğretmediler mi bize bitkiler, ağaçlar ve hayvanlar da insanlar gibi canlı değil miydi? Ölen yüzlerce hayvan. Cümle kurarken aklımdan geçiyor canım yanıyor. Nasıl yapabildiniz bu açıklamayı?
Ormanların yanması sadece ağaçları tüketmiyor, tüm canlıları ekosistemi ve geleceği tehdit ediyor. Her alev bir umudu yutuyor, bir yaşamı söndürüyor. Ve biz bu felakete son verecek çözümü hala hayata geçiremiyor seyirci olmaya devam ediyoruz.
Yangınlar ile mücadelede yetersiz kalan ekip ve ekipmanlar, plansın önlemler, sürekli değişen sıcaklık farklılıkları ve ihmaller. Hepsi ayrı ayrı bu felakete zemin hazırlıyor.
Artık tepkisiz kalmadan toplumca mücadele etmeliyiz. Sessiz kalmamalıyız en başta. Yangınlarla mücadele etmek değil; yangınları önlemek olmalı amacımı. Tepkimizi vermeliyiz.
Çözüm basit; daha sıkı denetimler, eğitimler, ağaçlandırma çalışmaları, ekip ve ekipman arttırma çalışmaları, hızlı mücadele yöntemleri… Hepsi bu felaketin önlenmesine ve büyüyüp yayımlamasına yardımcı olabilir.
Gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmak için harekete geçmeliyiz.
İzmir yanarken, umutlarımızı da alev alev söndürmeyelim. Birlik olalım, önlem alalım ve geleceğimizi koruyalım. Gelecek için umudu kaybetmeden, doğayı korumaya devam edelim.
Sebebi her kim yada sebepler oldu ise can alanın canı çok yaşamazmış. Umuyorum İzmirimizin üzerine çöken bu kara bulutlar ve sebepleri şehrimizi terk eder.